
TORONTO RAPTORS
CEM PEKDOĞRU
“Attention, Canada! I am Barney –from America.” NBA ile ‘merhaba merhaba’ seviyesindeki ilişkimden sıyrıldığım ve ciddi takip etmeye başladığım ilk yıllarda Fanatik Basket’in verdiği gökyüzü fonlu “Air Canada” posteri odamın en güzel duvarını süslemekteydi. Sevdiğim bir herif oldu her zaman Vince Carter… Sixers ile konferans yarı finalinde eşleştiklerinde, diğer yakada kendi takımım mücadele veriyor olmasına rağmen bir gözüm hep o eşleşmede olmuştu. Üzülmüştüm de sonunda… Şu anda Carter soğuk ülkede en çok sevilen sporculardan biri değil, aradan da çok zaman geçti ama benim için Raptors’ın herhangi bir takım olmamasında payı büyük. Bu takımı seçmemin arka planında da bu vardır belki. Belki de yoktur...
GELENLER
Hidayet Türkoğlu, Antoine Wright, Marco Belinelli, Reggie Evans, Amir Johnson, Jarrett Jack, Rasho Nesterovic, Sonny Weems, DeMar DeRozan
GİDENLER
Shawn Marion, Kris Humphries, Jason Kapono, Anthony Parker, Roko Ukic, Joey Graham, Pops Mensah-Bonsu, Nathan Jawai
CEM PEKDOĞRU
“Attention, Canada! I am Barney –from America.” NBA ile ‘merhaba merhaba’ seviyesindeki ilişkimden sıyrıldığım ve ciddi takip etmeye başladığım ilk yıllarda Fanatik Basket’in verdiği gökyüzü fonlu “Air Canada” posteri odamın en güzel duvarını süslemekteydi. Sevdiğim bir herif oldu her zaman Vince Carter… Sixers ile konferans yarı finalinde eşleştiklerinde, diğer yakada kendi takımım mücadele veriyor olmasına rağmen bir gözüm hep o eşleşmede olmuştu. Üzülmüştüm de sonunda… Şu anda Carter soğuk ülkede en çok sevilen sporculardan biri değil, aradan da çok zaman geçti ama benim için Raptors’ın herhangi bir takım olmamasında payı büyük. Bu takımı seçmemin arka planında da bu vardır belki. Belki de yoktur...
GELENLER
Hidayet Türkoğlu, Antoine Wright, Marco Belinelli, Reggie Evans, Amir Johnson, Jarrett Jack, Rasho Nesterovic, Sonny Weems, DeMar DeRozan
GİDENLER
Shawn Marion, Kris Humphries, Jason Kapono, Anthony Parker, Roko Ukic, Joey Graham, Pops Mensah-Bonsu, Nathan Jawai

Franchise için önemli sezonlardan birine girmek üzereler. Chris Bosh’ın 2010 yazında kapısı en çok çalınacak free agentlardan biri olacağı aşikar. Bryan Colangelo da bu durumun farkında olduğunu gösterdi yaz boyu süren çalışmalarıyla. Mark Lawrenson’ın, memleketimin öğrenci yurtlarında kalan her üniversitelinin bir şekilde beynine sızmayı başarmış “A good manager is an active manager” sözünü doğrulamaya çabalayan bir hareketler dizisi sundu. Bizi en çok ilgilendiren hamle, aynı zamanda ölü sezonun en süpersonik takaslarından biri olan dört takımlı, Shawn Marion ve Hidayet Türkoğlu’nu da içine alan takastı herhalde. Bir önceki cümledeki ‘memleketim’ vurgusunu fark edenleriniz olmuştur, daha yeni başlıyoruz. Bir sürü başka ekleme de yapıldı, bir kısmına yazının gidişatına göre değineceğim zaten.
Ancak bu yeni çocuklardan fark yaratmaya en yakın olanları, geçen sezon Jose Calderon’un yokluğunda Ukic-Solomon ikilisiyle sıkıntılı dönemler yaşayan oyun kurucu rotasyonunailaç gibi gelecek, dönem dönem 2 numaradan da süre alacak Jarrett Jack ve Golden State sezonlarında Don Nelson’ın stabil olmayan psikolojisinden en çok etkilenen isimlerinden biri olan, bunun sonucunda birkaç kere de “Kezban Paris’te” triplerine girerek basına ‘hozün’ dolu açıklamalar yaptığını hatırladığım Marco Belinelli. Tek doğru dürüst özelliği şut atmak olmasına rağmen, son yıllarda onu kullanma konusunda bile çekingen davranan Jason Kapono’nun yerine Reggie Evans’ın gelmesi de olumlu sayılabilir. Fakat Evans’ı bir kere görmüş olmak bile onun ligdeki en güvenilmez adamlardan biri olduğunu söylemek için yeterli olacaktır. Yine de Marion’ı kaybedip, ribaund olayının büyükçe bir kısmını Andrea Bargnani’nin omuzlarına yüklemeyi planlayan bir takımda dakikalar alabilir, hatta bir sorunun çözümüne az biraz katkıda da bulunabilir. Çapulcu deyip geçmemek lazım, Seattle’da dillere destan bir sezon geçirmişliği de yok değil.
Ancak bu yeni çocuklardan fark yaratmaya en yakın olanları, geçen sezon Jose Calderon’un yokluğunda Ukic-Solomon ikilisiyle sıkıntılı dönemler yaşayan oyun kurucu rotasyonunailaç gibi gelecek, dönem dönem 2 numaradan da süre alacak Jarrett Jack ve Golden State sezonlarında Don Nelson’ın stabil olmayan psikolojisinden en çok etkilenen isimlerinden biri olan, bunun sonucunda birkaç kere de “Kezban Paris’te” triplerine girerek basına ‘hozün’ dolu açıklamalar yaptığını hatırladığım Marco Belinelli. Tek doğru dürüst özelliği şut atmak olmasına rağmen, son yıllarda onu kullanma konusunda bile çekingen davranan Jason Kapono’nun yerine Reggie Evans’ın gelmesi de olumlu sayılabilir. Fakat Evans’ı bir kere görmüş olmak bile onun ligdeki en güvenilmez adamlardan biri olduğunu söylemek için yeterli olacaktır. Yine de Marion’ı kaybedip, ribaund olayının büyükçe bir kısmını Andrea Bargnani’nin omuzlarına yüklemeyi planlayan bir takımda dakikalar alabilir, hatta bir sorunun çözümüne az biraz katkıda da bulunabilir. Çapulcu deyip geçmemek lazım, Seattle’da dillere destan bir sezon geçirmişliği de yok değil.

1- Geçen sezona kıyasla takımın en büyük farkı ne?
Hidayet Türkoğlu. Tribünlere mi oynuyorum, pek sayılmaz. Benim için Toronto’dan yana en büyük farklılık bu sezon istesem de, istemesem de en az 3546 tane Raptors maçı izleyecek olmam. Burada takımın şu haliyle “bir Fransız, bir Alman, bir de Türk” diye başlayan fıkraları hatırlatması kadar Hidayet faktörü de pay sahibi şüphesiz. En azından play-off gelip çattığında daha az sıkıntı yaşayacağımızı düşünüp sevinebiliriz yayın hadisesinde… Zira Toronto’dan her şey olur, ama bu Doğu’da bir ikinci tur takımı olmaz gibi gözüküyor. En azından Türk izleyici için önemli bir fark olacak bu geçen seneye göre. Belki Raptors sevgisi de biraz ucuzlayacak. Daha ciddi yaklaşacak olursak da cevap pek değişmiyor aslında. Geçen sezon hepimiz Orlando’nun sürpriz çıkışını izlerken, Stan Van Gundy pota altında rakip savunmanın odak noktasını işgal eden canavarın etrafına dizdiği dört şutör formülüyle yoğurdu farklı bir şekilde yiyordu. Jay Triano bunu yapar mı, bilmiyorum. İzlediğim tek pre-season maçında Hidayet işin içine girebilmiş gözükmekten çok uzaktı ve söz konusu maç da sağlıklı bir veri oluşturmaktan bir o kadar uzaktı bu sebeple. Ama bunun Orlando’daki kadar iyi sonuç vermesini bekliyorsanız, optimizmin doruklarında dolaşıyorsunuz, bir an önce aramıza dönün… Her şeyden önce Calderon, Orlando’daki oyun kurucu grubundan tamamen farklı bir oyuncu tipi. Ve onun iyi yaptığı şeyler, Hidayet’in iyi yaptığı şeylerle birçok noktada çakışıyor. Hidayet’in Orlando’da zenginlik yaratan pas ve penetre özellikleri, direksiyonu Calderon’a vermiş bir takımda lüks gözükmeye başlayabilir ve bunun sonucunda 2+2=1.5 gibi bir denklemi görebilir bu gözler. O zaman da yayın akışları tatsız bir hal almaya başlar. Bu ihtimalin gerçekleşmesini pek istemiyoruz yani…

2- Takımdaki en büyük eksiklik ne?
Geçen sezon Matrix’in takasla takıma katılması sonrası Marion-Bargnani-Bosh gibi bir ön alan oluşmuştu ve Bargs’ın bu konudaki büyük zayıflığına rağmen toplamda iyi bir ribaund katkısı sağlıyordu bu üçlü. Hatta hücumda fazla dışa bağımlı olmakla eleştirilen İtalyan’ın bu karakteri ilk kez takım için tercih edilir bir hal almıştı. Savunmacısı olan uzunu dışarı çeken bir Bargnani, Marion için ekstra hücum ribaundu fırsatları anlamına geliyordu. Marion-Hidayet değişimi sonrası böyle bir denklem artık geçerli değil ve Raps, eski görüntüsüne dönüp ribaund sıkıntısı yaşayan bir takım olabilir yeniden.
Aslında takımdaki birçok güçlü ve zayıf noktayı tek bir oyuncu üzerinden anlatabiliyoruz Toronto’da, o da top pick lanetini en şiddetli biçimde hisseden oyunculardan Bargnani. Takım tıpkı Bargs gibi savunma yapamıyor, ribaund konusunda sıkıntı yaşıyor ama iyi şut sokuyor. Bu sezon kalesini Rüştü Reçber’e emanet eden Beşiktaş gibi yediğinden fazlasını atmak için çaba gösterecek Toronto yine. Colangelo’nun sevdiği bir oyun felsefesidir, ama uzun erimde genelde başarı getirmez. Bu takımın da şut yarışmasına dönecek bazı maçlar vadettiğini söyleyebiliriz, işte o maçların yarısından fazlasını kazanmalılar en azından. Bir de Belinelli takviyesini yaptıkları, Jack’in de zaman zaman süre alacağı 2 numaralı pozisyonda tüm bunlara rağmen işler çaylak DeMar DeRozan’ın performansına bağlı daha çok. Ve bu kanada bir takviye şart. (Espri için geri dönüşler buraya!) USC mezunu DeRozan bana draftteki yerinin hakkını veremeyecek bir oyuncu olacakmış gibi geliyordu kolej kariyerinden sınırlı izlenimlerim ölçüsünde. Birkaç maçına denk geldim yaz boyunca. Atletizminin kolej seviyesinde para edebilecek düzeyde olmasına rağmen fazlaca abartılmış olduğunu söyleyebilirim. Orta mesafe şutu, oyununun tek güvenilir yanı gibi gözüküyor. Bu savunma ile çok da içli dışlı olmayacak takımda o da kolayı seçer ve savunmaya pek takılmazsa sıkıntı olur. Yine de ilk beşteki yerini Belinelli’ye kolay kolay kaybetmez.

3- Takımın en güçlü olduğu unsur hangisi?
Net bir cevap vermek zor. Kadrodaki derinliğin geçen seneye oranla çok daha tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz. Sakatlıklar tekrar gündeme gelecek olursa bu sefer bir cevabı olabilir Raps’in. Kontrat sezonuna giren bir süperyıldızları var, genelde iyiye işarettir bu durum. Seneye şampiyonluk için savaşan bir takıma kapağı atmak istiyorsa bir şeyler yapması gerekebilir, zira yeni açıklanan ücret tavanları sonrasında geçen seneye kadar devasa görünen bazı cap boşluklarının beklenen etkiyi yaratmadığını görebiliriz. Calderon bence bu ligde hak ettiği değeri göremeyen ve artık eskisi kadar sık rastlamadığımız güzel oyun kuruculardan. Geçen sezonun büyük bölümünde sakat sakat oynadığından kendisi de dem vurdu. Bu sezon olaylar istediği gibi gelişirse, takımın olası iyi başlangıcında All-Star muhabbetleri sırasında onun adını da zikredebiliriz.

4- Bu sezonki hedef ne olmalı?
Bu sezon aslında sportif başarı birinci derecede önemli olmayabilir. Takımın büyük ölçüde yenilendiği ve temel parçaların bir kısmının değiştiği bir ölü sezonun üzerine 2010 bir geçiş dönemi olarak kabul edilebilir kolaylıkla. Asıl ön planda tutulması gereken şey tesisleşme, kurumsallaşma ve misyon-vizyon düzleminde sindirerek yükselme. Diyerek sikerim-tavırlı, kalın kafalı, palavra beyinli kalabalığın içine girebilirdim Charles Bukowski üstadın deyişiyle. Ama önemli olan esas oğlanı tutmak olacak ve Bosh’ın gönlünün kalmaktan yana olduğunu düşünen de pek fazla kimse yok.
Bu takım için bir galibiyet hedefi koyacak olsam 50 galibiyet olurdu bu ama çok da olurlu bir hedef olmadığının farkındalığıyla söz ederdim bu sayıdan. Kaybettiğinden çok kazanan ve play-off havasını tekrar içine çeken bir Raptors gayet sevindirici olacaktır. Olmazsa… Blame Canada!

5- Off-seasondaki en önemli hareket hangisi?
Önem açısından Marion-Hidayet takası önce gelir tabii. Takımın oyun karakterini tamamen yeniden tanımlayacak bir değişiklik oldu bu. Ben hala bu hamlenin, arkasında çok da uzun soluklu düşünceler barındırdığını sanmıyorum Toronto adına. Sadece Colangelo’nun beynindeki “Bosh elden gidiyor, bir şeyler yapmak lazım, bu beyaz iyi oynuyor bak, beyazı da severim” gibi bir bilinç akışının ürünü gibi geliyor. Bir şeyler yapmak zorunda hissedildiği anda piyasanın sunduğu en makul isim olarak öne çıktı gibi Hidayet. İyi de bir kontrat aldı, ailesi de mutludur herhalde, hayırlı olsun. Fakat Anthony Parker’ın ayrıldığı bir dönemde yapılan Jack takviyesi de en az bir önceki kadar yakışıklı duruyor.

6- Bu sezon patlama beklediğiniz oyuncu kim?
Belinelli daha istikrarlı rakamlarla ayrılacaktır maçlardan, zaten daha önce izleyenler için büyük bir sürpriz olmayacak bu. Carlos Delfino’dan daha iyi gidecektir o bölgeye. Belinelli de zaman zaman şuursuzca potaya gider ama Delfino kadar da abartmaz bu olayı, bunu yaptığında ritmi de pek bozmaz aslında. Tabii NBA kariyeri boyunca Nelson yönetiminde oynamış bir adam hakkında geçmişe bakarak çok da iddialı fikirler belirtmemek lazım. Elemanın bir anlamda miladının eşiğinde olduğunu söyleyebiliriz. Bargnani’nin yukarıları hedefleyen bir takımda hiçbir zaman birinci ya da ikinci opsiyon olamayacağını herkes kabullendi, üçüncü opsiyon olur mu ondan da emin değiliz. Aynı şekilde Hidayet de son büyük kontratına imza attı diyebiliriz. Bu durumda Bosh’ın geleceği hakkında kimse kesin konuşamazken, lotarya seçimi DeRozan’ın hatalarına daha fazla tolerans gösterilecektir gelecek adına. Bu durum Belinelli için olumsuz bir hava yaratır mı? Eğer yaratırsa NBA seviyesinde uzun yıllar oynayacak bir adamın mental kararlığında olmadığını söyleyip başka bir sayfaya geçebiliriz. Diğer elemanlar kariyer çizgileri az çok belli isimler, ancak gidenlerden Kris Humphries falan patlarsa acı verir. Ayrıca belki objektif olamıyorumdur ama her sezon öncesinde olduğu gibi Calderon’un daha fazla saygı göreceğine inanıyorum bu sene sonunda.
Hidayet Türkoğlu. Tribünlere mi oynuyorum, pek sayılmaz. Benim için Toronto’dan yana en büyük farklılık bu sezon istesem de, istemesem de en az 3546 tane Raptors maçı izleyecek olmam. Burada takımın şu haliyle “bir Fransız, bir Alman, bir de Türk” diye başlayan fıkraları hatırlatması kadar Hidayet faktörü de pay sahibi şüphesiz. En azından play-off gelip çattığında daha az sıkıntı yaşayacağımızı düşünüp sevinebiliriz yayın hadisesinde… Zira Toronto’dan her şey olur, ama bu Doğu’da bir ikinci tur takımı olmaz gibi gözüküyor. En azından Türk izleyici için önemli bir fark olacak bu geçen seneye göre. Belki Raptors sevgisi de biraz ucuzlayacak. Daha ciddi yaklaşacak olursak da cevap pek değişmiyor aslında. Geçen sezon hepimiz Orlando’nun sürpriz çıkışını izlerken, Stan Van Gundy pota altında rakip savunmanın odak noktasını işgal eden canavarın etrafına dizdiği dört şutör formülüyle yoğurdu farklı bir şekilde yiyordu. Jay Triano bunu yapar mı, bilmiyorum. İzlediğim tek pre-season maçında Hidayet işin içine girebilmiş gözükmekten çok uzaktı ve söz konusu maç da sağlıklı bir veri oluşturmaktan bir o kadar uzaktı bu sebeple. Ama bunun Orlando’daki kadar iyi sonuç vermesini bekliyorsanız, optimizmin doruklarında dolaşıyorsunuz, bir an önce aramıza dönün… Her şeyden önce Calderon, Orlando’daki oyun kurucu grubundan tamamen farklı bir oyuncu tipi. Ve onun iyi yaptığı şeyler, Hidayet’in iyi yaptığı şeylerle birçok noktada çakışıyor. Hidayet’in Orlando’da zenginlik yaratan pas ve penetre özellikleri, direksiyonu Calderon’a vermiş bir takımda lüks gözükmeye başlayabilir ve bunun sonucunda 2+2=1.5 gibi bir denklemi görebilir bu gözler. O zaman da yayın akışları tatsız bir hal almaya başlar. Bu ihtimalin gerçekleşmesini pek istemiyoruz yani…

2- Takımdaki en büyük eksiklik ne?
Geçen sezon Matrix’in takasla takıma katılması sonrası Marion-Bargnani-Bosh gibi bir ön alan oluşmuştu ve Bargs’ın bu konudaki büyük zayıflığına rağmen toplamda iyi bir ribaund katkısı sağlıyordu bu üçlü. Hatta hücumda fazla dışa bağımlı olmakla eleştirilen İtalyan’ın bu karakteri ilk kez takım için tercih edilir bir hal almıştı. Savunmacısı olan uzunu dışarı çeken bir Bargnani, Marion için ekstra hücum ribaundu fırsatları anlamına geliyordu. Marion-Hidayet değişimi sonrası böyle bir denklem artık geçerli değil ve Raps, eski görüntüsüne dönüp ribaund sıkıntısı yaşayan bir takım olabilir yeniden.
Aslında takımdaki birçok güçlü ve zayıf noktayı tek bir oyuncu üzerinden anlatabiliyoruz Toronto’da, o da top pick lanetini en şiddetli biçimde hisseden oyunculardan Bargnani. Takım tıpkı Bargs gibi savunma yapamıyor, ribaund konusunda sıkıntı yaşıyor ama iyi şut sokuyor. Bu sezon kalesini Rüştü Reçber’e emanet eden Beşiktaş gibi yediğinden fazlasını atmak için çaba gösterecek Toronto yine. Colangelo’nun sevdiği bir oyun felsefesidir, ama uzun erimde genelde başarı getirmez. Bu takımın da şut yarışmasına dönecek bazı maçlar vadettiğini söyleyebiliriz, işte o maçların yarısından fazlasını kazanmalılar en azından. Bir de Belinelli takviyesini yaptıkları, Jack’in de zaman zaman süre alacağı 2 numaralı pozisyonda tüm bunlara rağmen işler çaylak DeMar DeRozan’ın performansına bağlı daha çok. Ve bu kanada bir takviye şart. (Espri için geri dönüşler buraya!) USC mezunu DeRozan bana draftteki yerinin hakkını veremeyecek bir oyuncu olacakmış gibi geliyordu kolej kariyerinden sınırlı izlenimlerim ölçüsünde. Birkaç maçına denk geldim yaz boyunca. Atletizminin kolej seviyesinde para edebilecek düzeyde olmasına rağmen fazlaca abartılmış olduğunu söyleyebilirim. Orta mesafe şutu, oyununun tek güvenilir yanı gibi gözüküyor. Bu savunma ile çok da içli dışlı olmayacak takımda o da kolayı seçer ve savunmaya pek takılmazsa sıkıntı olur. Yine de ilk beşteki yerini Belinelli’ye kolay kolay kaybetmez.

3- Takımın en güçlü olduğu unsur hangisi?
Net bir cevap vermek zor. Kadrodaki derinliğin geçen seneye oranla çok daha tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz. Sakatlıklar tekrar gündeme gelecek olursa bu sefer bir cevabı olabilir Raps’in. Kontrat sezonuna giren bir süperyıldızları var, genelde iyiye işarettir bu durum. Seneye şampiyonluk için savaşan bir takıma kapağı atmak istiyorsa bir şeyler yapması gerekebilir, zira yeni açıklanan ücret tavanları sonrasında geçen seneye kadar devasa görünen bazı cap boşluklarının beklenen etkiyi yaratmadığını görebiliriz. Calderon bence bu ligde hak ettiği değeri göremeyen ve artık eskisi kadar sık rastlamadığımız güzel oyun kuruculardan. Geçen sezonun büyük bölümünde sakat sakat oynadığından kendisi de dem vurdu. Bu sezon olaylar istediği gibi gelişirse, takımın olası iyi başlangıcında All-Star muhabbetleri sırasında onun adını da zikredebiliriz.

4- Bu sezonki hedef ne olmalı?
Bu sezon aslında sportif başarı birinci derecede önemli olmayabilir. Takımın büyük ölçüde yenilendiği ve temel parçaların bir kısmının değiştiği bir ölü sezonun üzerine 2010 bir geçiş dönemi olarak kabul edilebilir kolaylıkla. Asıl ön planda tutulması gereken şey tesisleşme, kurumsallaşma ve misyon-vizyon düzleminde sindirerek yükselme. Diyerek sikerim-tavırlı, kalın kafalı, palavra beyinli kalabalığın içine girebilirdim Charles Bukowski üstadın deyişiyle. Ama önemli olan esas oğlanı tutmak olacak ve Bosh’ın gönlünün kalmaktan yana olduğunu düşünen de pek fazla kimse yok.
Bu takım için bir galibiyet hedefi koyacak olsam 50 galibiyet olurdu bu ama çok da olurlu bir hedef olmadığının farkındalığıyla söz ederdim bu sayıdan. Kaybettiğinden çok kazanan ve play-off havasını tekrar içine çeken bir Raptors gayet sevindirici olacaktır. Olmazsa… Blame Canada!

5- Off-seasondaki en önemli hareket hangisi?
Önem açısından Marion-Hidayet takası önce gelir tabii. Takımın oyun karakterini tamamen yeniden tanımlayacak bir değişiklik oldu bu. Ben hala bu hamlenin, arkasında çok da uzun soluklu düşünceler barındırdığını sanmıyorum Toronto adına. Sadece Colangelo’nun beynindeki “Bosh elden gidiyor, bir şeyler yapmak lazım, bu beyaz iyi oynuyor bak, beyazı da severim” gibi bir bilinç akışının ürünü gibi geliyor. Bir şeyler yapmak zorunda hissedildiği anda piyasanın sunduğu en makul isim olarak öne çıktı gibi Hidayet. İyi de bir kontrat aldı, ailesi de mutludur herhalde, hayırlı olsun. Fakat Anthony Parker’ın ayrıldığı bir dönemde yapılan Jack takviyesi de en az bir önceki kadar yakışıklı duruyor.

6- Bu sezon patlama beklediğiniz oyuncu kim?
Belinelli daha istikrarlı rakamlarla ayrılacaktır maçlardan, zaten daha önce izleyenler için büyük bir sürpriz olmayacak bu. Carlos Delfino’dan daha iyi gidecektir o bölgeye. Belinelli de zaman zaman şuursuzca potaya gider ama Delfino kadar da abartmaz bu olayı, bunu yaptığında ritmi de pek bozmaz aslında. Tabii NBA kariyeri boyunca Nelson yönetiminde oynamış bir adam hakkında geçmişe bakarak çok da iddialı fikirler belirtmemek lazım. Elemanın bir anlamda miladının eşiğinde olduğunu söyleyebiliriz. Bargnani’nin yukarıları hedefleyen bir takımda hiçbir zaman birinci ya da ikinci opsiyon olamayacağını herkes kabullendi, üçüncü opsiyon olur mu ondan da emin değiliz. Aynı şekilde Hidayet de son büyük kontratına imza attı diyebiliriz. Bu durumda Bosh’ın geleceği hakkında kimse kesin konuşamazken, lotarya seçimi DeRozan’ın hatalarına daha fazla tolerans gösterilecektir gelecek adına. Bu durum Belinelli için olumsuz bir hava yaratır mı? Eğer yaratırsa NBA seviyesinde uzun yıllar oynayacak bir adamın mental kararlığında olmadığını söyleyip başka bir sayfaya geçebiliriz. Diğer elemanlar kariyer çizgileri az çok belli isimler, ancak gidenlerden Kris Humphries falan patlarsa acı verir. Ayrıca belki objektif olamıyorumdur ama her sezon öncesinde olduğu gibi Calderon’un daha fazla saygı göreceğine inanıyorum bu sene sonunda.
cempekdogru@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder