Nisan 01, 2015

Bant Mag. No: 39 Yazıhane Yıllık


Ortak zevkleri sporun her nevi dalı olan Yazıhane (yazihaneden.com) tayfası, Şubat ayının sonunda, geçtiğimiz yılın üzerinden güzelce geçen kitapları Yazıhane Yıllık: Dünya Yanarken’i yayınladı. Yazıhane’ye uzun zamandır gönül veren insanlara “Hayaldi gerçek oldu” dedirten Kaan Kural, bu şahane topluluğu bir çatı altında toplayan Orkun Çolakoğlu ve kitabın editör ekibinden Cem Pekdoğru ile Yazıhane Yıllık: Dünya Yanarken üzerine konuştuk.

editör ekibinden Cem Pekdoğru cevaplıyor:

Editör ekibinden biri olarak kitapla ilgili tüm süreçlere hakimsin diye düşünüyoruz. Hatta fikir de sizden çıkıyor ve Kaan Kural’a gidiyor sanırım. Tam olarak kitap fikri nasıl ortaya çıktı?

İlk günden beri aramızdaki konuşmalara sızan ama nasıl gerçeğe dönüştürüleceği üzerine çok fazla kafa yormadığımız bir fikirdi bu. Dijital ekranlar için yazan çizen insanlar, yaptıkları şeyin gerçekliğini bir somutluk üzerinden onaylamaya ihtiyaç duyabiliyorlar. Bu yaratımı somutluk çemberine sokmanın en kestirme yolu da kağıt. Hatta seksenli yıllarda doğmuş birçoğumuz için, bildiğimiz tek yolun bu olduğunu da söyleyebiliriz.

Eylül ayında Kubilay ve Fikret bu fikri tekrar masaya getirdiklerinde üşengeçliğimizi bir kenara bırakıp nihayet kafa yormaya başladık. Kaan Abi’ye konuyu açtığımızda, yaptığı onca şeyin arasında ona en çok tatmin verenin “bir kitap yayınlamış olmak” olduğunu söyledi. Doc Rivers’ın soyunma odası konuşmaları gücündeydi bizim için.

Kitabın içeriğinin oluşması, isimlerin seçilmesi, yazılar, illüstrasyonlar, baskısı derken... O günler nasıl geçti? Unutamadığın bir an var mı?

Kitabın içeriğiyle ve sunumuyla ilgili birçok şey süreç içinde dönüşüme uğradı. Birincil ilham kaynağımız Best American Sports Writing kitapları olmuştu ve genel itibarı ile 2014 yılını imleyen bir şey hazırlamak hususunda herkes hemfikirdi. Tek sabitimiz de buydu galiba. Sonrası da editör ekibinin işiydi zaten, bir başka masada kitabın sizin okuduğunuz halindeki tematik izleği akıl ettik. Seçkiyi yaparken de bu izleği işletecek yazıları içeride tutmaya özen gösterdik.

Başlangıçta kitlesel fonlama yoluyla finanse etmek istiyorduk kitabı. Ancak bazı çekinceler yaşıyorduk, bir yayıneviyle iş birliği yapmak çok daha pratik bir yol gibi gözüktü. İllüstrasyonlar da en başından beri olmazsa olmazdı, ara sıra toplanıp Free Darko kitaplarında ya da Grantland’in üç aylıklarında yer bulan çizgilere hayran hayran bakıyorduk hepimiz en nihayetinde. Renkli baskı mümkün olmayınca bizim kitap onlara pek benzemedi ama Yağız, Hilal ve Güneş’in çizimleri, Kubilay’ın tasarımı sayesinde daha yakışıklı oldu.

Murat Başol’un Hrant çiziminin kitaba girme hikayesi de güzeldi: 19 Ocak’ta biz yazıları paketleme aşamasındayken, kitaptan habersiz, Emre’nin Hrant ve Ödemişspor’a attığı gol için yazdığı yazıdan yola çıkıp bir çizim yapıyor. Biz de Twitter’ın derinliklerinde bu çizime rastlıyoruz. Kullanmamıza izin verir mi düşüncesiyle kendisini bulduğumuzda yeni bir tane çizmeyi öneriyor. Basit bir tesadüf olarak da görebilirdim ama bu tür karşılaşmalara değer atfetmek hoşuma gitmiştir hep, bu da yayına hazırlık süreci yoğunlaşmışken hepimize iyi gelmişti. Bir de, kendi adıma konuşursam, Alp’in yazısı öyle hissettirmişti. Kitabı yılbaşına yetiştiremeyeceğimizi anlamaya başladığımız günlerdi yazı elimize ulaştığında. Ertesi gün zor bir iş günü olacaktı, sabahlamakta gönülsüzdüm. Sonunda ne oldu? Vapurda Anadolu Liseleri sınavından çıkmış Ender Arslan’ı ve kitabımızın neye benzeyeceğini düşünmeye çalışıyordum. Alp’in yazıları çoğu zaman bu kadar güçlüdür.

Türkiye’de “spor” denince akla ilk olarak elbette futbol geliyor. Yazıhane Yıllık: Dünya Yanarken, aslında gerçekten “spor” denince akla gelmesi gereken spor dallarına dair konuları işliyor. Kitaptaki yazıların tümü çok samimi bir şekilde yazılmış yazılar. Sence yaşadığımız şartlardaki spor anlayışını değiştirecek bir etkisi olur mu kitabın?

Üç yıl kadar önce Yazıhane’nin toplanması sırasında bu tür bir etki yaratmak umuluyordu sanırım. Kitaba ise pek böyle sorumluluklar yüklemedik aslında. Yazıhane vesilesiyle yolumuzu kesiştirdiğimiz insanlara bizden bir şey vermek istedik sadece, kağıttan bir şey. Batuğ Abi’nin önsözde ifade ettiği şekliyle “parçalı bulutlu havada bir zeplinin geçişi” gibi bakabiliriz tüm meseleye. Köpek Dişi’ndeki uçaklar gibi, bu zeplin de geçişine tanık olan birilerinin algısını değiştirebilir belki. Ya da değiştirmez. Bir okuyucu perspektifinden konuşuyorum tabii şu anda, herkeste farklı işleyecektir. Bir sürü kapısı var bence kitaptaki yazıların. Kapıların çoğu açık, istediğinizi seçmekte özgürsünüz. Hiçbirini seçmeyip dışarıda da kalabilirsiniz elbette. O da bir seçim. Ama içerisi havadar.

Kitabın birinci baskısı tükenmek üzere diye duyumlar aldık. Okuyucularımıza kitaba ne şekilde ve nerelerden ulaşabilecekleriyle ilgili bilgi verebilir misiniz?

Evet bir ay içinde ikinci baskıya gitti kitap, şu anda yeniden yayına hazırlanıyor. Çetin Cem’in deyimiyle “tüm zamanların en beklenmedik başarısı” oldu, şaşırdık gerçekten hepimiz. Belli başlı kitapçılarda bulunabiliyor. Yayınevinin dağıtım ağı sizin oralara uğramıyorsa online kitap sitelerinden sipariş vermek de bir seçenek, hemen hepsinde denk geldik. Bant Mag Mekan’a da birkaç kopya bırakmıştık, kahvenin yanında iyi yol arkadaşı oluyor.

Bant Mag. No: 39'da yayınlanan Busen Dostgül söyleşisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder