
Ligimizde bu sezon en dikkat çekici gelişmelerden biri, birçok takımın planlarını genç oyuncularının gelişimlerini hesaba katarak yapmış olmasıydı. Hatta takımların bir kısmı yabancı seçimlerinde de kolejden henüz yeni mezun olmuş ve üst düzey basketbolda ilk tecrübesini yaşayacak oyunculara yöneldi. Bu yazıda da yerli oyuncularımız gibi bu ligin sahip olduğu katma değer açından onlar kadar önem taşıyan yabancı oyuncuları da dikkate alacağız. Yaş çıtasını da 1987 olarak belirlemeyi uygun gördük.
Cenk AKYOL (1987)
Şu anda Regal FC Barcelona forması giyen Ersan İlyasova ile birlikte jenerasyonunun Avrupa çapında en yankı bulan iki oyuncusundan biri olan Cenk Akyol, alt yaş kategorilerinde defalarca final başarı gösteren o milli takımın en önemli skor opsiyonuydu. 2005 yılında NBA seçmelerine de katılan ve ikinci turda seçilme başarısı gösteren oyuncu, bu sezon kendisinden beklenen patlamayı sonunda gösterdi ve Efes Pilsen’in ilk beşine yerleşmeyi başardı. Aslında Cenk, geçen sezon kiralık olarak gittiği Galatasaray Cafe Crown’da da özellikle Avrupa kupalarındaki performansıyla bugünlerin müjdesini vermişti. Bu sezon bilhassa dışarıdan üretimiyle takımına büyük katkı veren genç oyuncu, birçok karşılaşmada da istatistik hanelerinin tamamını doldurup çok yönlü kimliğini ortaya koydu. Şu ana kadar 24 maçta ortalama 14 dakika süre şansı bulan Cenk, bu süreye maç başına 6.2 sayı, %45 isabet yüzdesiyle 1.2 üçlük, 1.8 ribaund, 1.2 asist ve 0.9 top çalma sığdırdı. Takımının Antalya Büyükşehir Belediyesi karşısında aldığı galibiyette de 6/7 üç sayı isabetiyle kaydettiği 22 sayı ile haftanın en çok konuşulan isimlerinden biri olmayı başardı.

Oğuz SAVAŞ (1987)
Türk basketbolunun son dönemde yetiştirdiği en parlak uzun oyunculardan biri de Oğuz Savaş. 1986-87 jenerasyonunun Ersan İlyasova ve Cenk Akyol ile birlikte en çok altı çizilen ismi olan 22 yaşındaki oyuncu, bu sezon aldığı sürede dramatik bir artış görülmemesine rağmen TBL kariyerinin sayı, ribaund, asist ve top çalma alanlarında en verimli yılını yaşıyor. Bu sezonla birlikte dış atışlarını da ciddi bir hücum tehdidi haline getirdiği gözlenen Oğuz (%39 ile toplam 14 üçlük), ligdeki çıkışını Avrupa arenasına da yansıtmayı başardı. 27 sayı, 9 ribaund ve 3 asistle oynadığı kritik Lottomatica Roma karşılaşması sonrası haftanın oyuncusu seçilen genç pivot, bu sezon da Fenerbahçe Ülker’in şampiyonluk mücadelesinde en güvendiği isimlerin başında geliyor.
Emir PRELDZIC (1987)
2006 yazında İzmir’de yapılan 20 yaş altı turnuvasında gösterdiği performansla tüm dikkatleri üzerine çeken Emir Preldzic, en iyi beşe seçilme onurunu yaşadığı bu turnuvadan tam bir yıl sonra kendisini bu sefer İstanbul’da bulacaktı. Bogdan Tanjevic’in vatandaşı Gasper Vidmar ile birlikte Fenerbahçe Ülker’e getirdiği ve takımın uzun vadeli planlarının merkezine oturttuğu Sloven oyuncu, bu sezon tam anlamıyla patladı. Geçen sezonun başında zaman zaman bocaladığı gözlenen Preldzic, 2008-09 sezonunun başlamasıyla birlikte takımın hücumdaki en önemli silahlarından biri haline geldi. Geçen sezon 7.2 olan sayı ortalamasını 8.9’a, 3.2 olan ribaund ortalamasını 4.5’e çekmesi artan süreleri doğrultusunda makul artışlar gibi gözükebilir. Ancak geçen sezon maç başına 1.7 olan asist sayısını 4.2’ye yükseltmesi geçen sürede ne kadar olgunlaştığının belki de en büyük kanıtı. Sloven yıldızın bu asist ortalaması, onu ligin en çok asist yapan 10 oyuncusu arasına sokuyor ki bu oyuncular arasında orijinal pozisyonu oyun kurucu olmayan tek isim Preldzic. Ligin en delici oyuncularından biri olmaya devam eden Sloven oyuncu, bu yıl dış şutlarını da bir istikrara kavuşturmuş durumda. Takımın kendisinden Euroleague kulvarında aldığı verimi de düşünecek olursak, Tanjevic ve Fenerbahçe Ülker yetkililerinin ne kadar doğru bir transfer yapmış olduklarını görmek çok zor olmayacaktır. İkna olmayanları da Mete Aktaş ve Anıl Aksaç’ın yaptığı şu röportaja yönlendirelim: http://www.tbl.org.tr/beko/roportaj_detay.asp?roportaj=4615
Gasper VIDMAR (1987)
Türk seyircisiyle tıpkı Emir Preldzic gibi İzmir’deki U20 Erkekler Avrupa Şampiyonası’nda tanışan Gasper Vidmar, geldiği günden bu yana vatandaşına oranla eleştirilerden daha çok nasibini aldı. Preldzic’in bu sezon yaptığı atılımı göstermekten uzak olsa da, Vidmar’ın genç bir uzun oyuncu olarak daha fazla toleransı hak ettiği ortada. Geçen sezon sağlam savunmasını yavaş yavaş bir istikrara kavuşturmaya başlayan Sloven oyuncu, bu sezonla birlikte alçak posttaki numaralarını Fenerbahçe Ülker seyircisine göstermeye başladı. Parmak hassasiyeti ile de dikkat çeken Vidmar, fiziken rakipleriyle baş edebilecek düzeye gelirse hücumda yumuşak ellerinin karşılığını almaya başlayacaktır. Bu sezonki istatistiklerine baktığımızda ise, maç başına 17 dakikada 7.0 sayı, 3.8 ribaund (1.4 hücum + 2.4 savunma), 1.0 asist, 0.9 top çalma gibi tatmin edici rakamlar göze çarpıyor. Bu sezon en uzun süre oyunda kaldığı Aliağa Petkim karşılaşmasında 33 dakikada 8/8 saha içi isabetiyle bulduğu 17 sayı, 7 ribaund, 3 asist, 3 top çalma da fırsat verildiğinde bunu kullanmakta hiç tereddüt etmediğinin bir kanıtı olsa gerek.
Mehmet YAĞMUR (1987)
Alt yaş kategorilerinde ülkemizi en iyi şekilde temsil eden jenerasyonlardan biri olan 1986-87 doğumlulardan oluşan takımın bir parçası olan Mehmet Yağmur, altyapısından yetiştiği Pınar Karşıyaka formasıyla 4 sezon kadar ligde ter döktükten sonra geçen sezon büyük beklentilerle Beşiktaş Cola Turka’ya geçmişti. Bu sezonun geride bıraktığımız bölümünde dönem dönem o beklentileri karşılar gözüktüğünü söyleyebiliriz. Geçen sezonun özellikle son dönemlerinde Christian Dalmau’nun formsuzluğu ve yabancı kısıtlamasının da yardımıyla Ergin Ataman tarafından önemli şanslar verilen genç guard, bu sezon da Hakan Demir’in ‘bench’inde en güvendiği isimlerden biri haline geldi. Aralık ayının sonuyla birlikte rakamlarında büyük bir artış gözlenen oyuncu, daha sonra tekrar durulmuş olsa da Mire Chatman’ın uzun bir süre sahalardan uzak kalacağı da düşünülecek olursa performansını tekrar bir üst seviyeye taşıyacaktır. Bunun en büyük göstergesi de Chatman’dan yoksun çıkılan ilk maç olan Aliağa Petkim karşılaşması oldu belki de. Bu maçta 38 dakika oyunda kalan Mehmet, 24 sayısına 6 ribaund ve 4 asist ekleyerek yeni coach Burak Bıyıktay’ın da güvenini kazanmış oldu. Mehmet’in bugüne kadar yakalamış olduğu ortalamalarsa şöyle: 22 dakika, 7.8 sayı, 2.2 ribaund ve 2.6 asist.
Erhan YETİM (1987)
Ligimizde ilk olarak Tuborg Pilsener formasıyla boy göstermiş, ancak ilk önemli sürelerini İzmir’in diğer temsilcisi Pınar Karşıyaka’da almaya başlamış olan Erhan Yetim, geçen sezon aldığı kısıtlı dakikalarda takımının pota altına getirdiği enerjiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Bazı maçlarda ribaund kategorisinde çift haneleri de zorlayan Erhan, bu sezon da aldığı 13 dakikaya sığdırdığı 2.6 ribaund (1.1 hücum + 1.5 savunma) ile aynı misyonu üstlenmişe benziyor. Genç oyuncu hücumuna çeşitlilik katabildiği takdirde, fiziken gelişimini tamamladığında ligimizin önemli pota altı oyuncularından biri olabilir.
Emre BAYAV (1987)
Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru form grafiğini artırarak, Pınar Karşıyaka kenar yönetiminden önemli süreler almayı başaran Emre Bayav bu sezon da Darüşşafaka Cooper Tires’a önemli katkılar veriyor. Sezon başında Efes Pilsen’in kadrosunda bulunan genç pivot, derin kadroda gelişimine katkı sağlayacak süreleri alamayacağı öngörülünce soluğu ligin genç ekibinde buldu ve bugüne kadar da etkileyici performanslar çıkardı. Bu sezon maç başına 17 dakika süre alan Emre, bu süre içerisinde 6.4 sayı ve 4.2 ribaund ortalamalarıyla oynadı. Babası Engin Bayav’dan aldığı genlerin yanına üst düzey bir fizik ekleyen ve fundamentalını da her geçen gün geliştiren Emre ligimizde en çok umut vaat eden uzunlardan biri.
Mutlu DEMİR (1987)
Efes Pilsen altyapısından çıktıktan sonra, özellikle Beykozspor formasıyla önemli bir TBL tecrübesi yaşayan 1987 doğumlu Mutlu Demir, daha sonra transfer olduğu Banvit formasıyla istediği süreleri alamadı. Sezon başında da Selçuk Ernak’ın çok fazla değerlendirmeyi tercih etmediği Mutlu, yeni yılla birlikte Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi’ne geçiş yaptı ve Konya ekibinde rotasyonun bir parçası olmayı başardı. Maç başına 9 dakika süre alan genç pivotun yeni ekibiyle ortalamaları da 4.3 sayı ve 1.5 ribaund şeklinde. Bu performansını ilerideki haftalarda da sürdürdüğü takdirde, kenar yönetim tarafından daha büyük bir role uygun görülmesi olası.
Caner ÖNER(1987)
Bu sezon Quan Prowell’ı bir kenara koyarsak sezona başladığı yabancılardan istediği verimi alamayan ve ligin dibine demir atan Casa TED Kolejliler’in kötü sezonundaki en güzel şey Caner Öner belki de. Halen özellikle çizginin gerisinden istikrarı yakalamakta zorlansa da, genç oyuncu kötü geçen TTNet Beykoz deneyiminden sonra tekrar ayağa kalkmış gözüküyor. 2006-07 sezonunda tamamı gençlerden kurulu Alpella kadrosunun en önemli skor opsiyonlarından biri olarak öne çıktıktan sonra, geçen sezon TTNet Beykoz’da beklentilerin aşağısında kalan Caner, bu sezon maç başına 23 dakika süre alıyor. 8.4 sayı ve 2.1 ribaund gibi olumlu istatistikler yakalayan Caner’in üç sayı yüzdesi (%26.7) ve top kaybı (1.5) alanlarında ise kendini geliştirmesi gerektiği ortada. Pozisyonundaki birçok oyuncuya kalıp ve boy açısından ağır basan oyuncu, kendisi de bunun farkına varır ve bu silahını daha sık kullanmaya başlarsa adından önümüzdeki yıllarda da sıkça söz ettirecektir.

Caner ERDENİZ (1987)
Geçen sezonun sonlarına doğru kendisini zaman zaman gösterme fırsatı bulan Caner Erdeniz, bu sezon Casa TED Kolejliler’de kenardan gelen en büyük silahlardan biri haline geldi. Pozisyonuna göre çok uzun olmayan boyuna rağmen, atletikliğiyle ribaundlara ve takım savunmasına da önemli katkı veren Caner bu hızlı gelişimini sürdürdüğü takdirde önümüzdeki sezonlarda daha yukarıdaki takımlarda, daha önemli rollerde karşımıza çıkabilir. 16 dakikaya sığdırdığı 5.8 sayı ve 2.7 ribaund ortalamaları tatmin edici ama basketbolunu bir seviye yukarı taşıyabilmesi için şutunu da bir tehdit haline getirmesi şart. Yabancı oyuncuları ile yollarını ayırma kararı alan Casa TED Kolejliler’de önümüzdeki haftalarda tecrübe eksikliğini gidermek için de yeterli şansı bulması oldukça olası. Geçen hafta Erdemir önünde aldığı 32 dakikada 23 sayı, 7 ribaund, 3 top çalma yaparak bu şansı ne ölçüde kullanacağı konusunda da birkaç ipucu verdi aslında.
Barış HERSEK (1988)
Aldığı ceza sonrası 2007-08 sezonunu kayıp bir sezon olarak geçiren Barış Hersek, bu sezon Darüşşafaka Cooper Tires’a transfer olduktan sonra adeta hayata döndü. Milli takım formasıyla çok olumlu geçirdiği 2008 yazı sonrası sezona Efes Pilsen ile hazırlanan genç oyuncu, takımda pozisyonunda oluşan şişkinlik nedeniyle Darüşşafaka Cooper Tires’a gönderildi. Bu takımda aldığı sorumluluk ve yakaladığı istatistikler de kararın ne kadar doğru olduğunun bir göstergesi. Bu sezon ortalama 24 dakika alan Barış, zaman zaman double-double ile flört ederken, bazı maçlarda da üç sayı çizgisinin gerisinden üretimiyle beğeni topladı. 21 sayı, 6 ribaund ve 3 top çalma ile oynadığı Pınar Karşıyaka maçı gibi birkaç üst düzey performansını da gördüğümüz 1988 doğumlu oyuncu, büyük bir potansiyelin emarelerini gösteriyor. Oyununun eksik yanlarını geliştirmesi için de yeterli zamana fazlasıyla sahip.

Mesut Kadir ÇIPA (1988)
Geçen sezon takımında aldığı rolde bir küçülme gözlenmesine rağmen Kadir Çıpa, bu yıl da aldığı sürelerde hücumda kendisinden beklenen katkıyı vermeyi başarıyor. 18 dakika aldığı Aliağa Petkim karşılaşmasında 3/4 saha içi isabet oranıyla bulduğu 7 sayı, 3 ribaund ve 1 asist de bunun göstergesi. Geçen sezon 10 dakika ortalamayla oynayan Kadir’in bu sezonki dakika ortalaması 6 civarında, ancak teknik kadronun güvenini hak ettiği takdirde ileriki yıllarda önemli bir hücum silahına dönüşebilir. Darüşşafaka Cooper Tires’ın genç kadrosuna enerji katan isimlerden yalnızca biri.
Melih MAHMUTOĞLU (1990)
Listemizdeki en genç iki isimden biri olan Melih Mahmutoğlu, buna rağmen takımında en çok rol alan oyunculardan biri. Darüşşafaka Cooper Tires formasıyla TBL kariyerindeki ilk sezonunu yaşayan Melih, henüz ikinci maçında Erdemir önünde 38 dakika sahada kaldı ve bu süre içerisinde 3/3 üç sayı isabeti ile kaydettiği 13 sayı gözlerin ona çevrilmesine yetti. 18 yaşında gösterdiği bu denli etkili performans sonrasında coach Ekrem Memnun’dan önemli süreler almayı başaran Melih’in en büyük karakteristiği çizgi gerisinden büyük bir yüzdeyle yaptığı üretim. Geride kalan 25 haftada, rakip potalara toplam 41 adet üçlük gönderen genç guardın, bu sayıya %40’lık bir yüzdeyle ulaşmış olması bunu daha anlamlı kılıyor. Maç başına 20 dakikada yakaladığı 1.7 üçlük isabetiyle yakaladığı 8.2 sayı ortalamasına içeriden üretimiyle katkıda bulunur, savunmasını sertleştirir ve diğer istatistik hanelerini de doldurmaya başlarsa bu genç adamın, Türk basketbolunun önümüzdeki yıllarına damga vurması kaçınılmaz olacaktır.
Furkan ALDEMİR (1991)
Listemizdeki son isimse Furkan Aldemir. Aslında henüz 17 yaşında böyle bir sorumluluğun altından bu denli başarıyla kalkmasıyla takdiri zaten hak ediyor. Bunun yanında aldığı dakikalarda pota altı savunmasına kattığı enerji ve ribaundlardaki efektifliğiyle de geleceği hakkında büyük umutlar yeşermesini sağlıyor. Belki Mike Benton ve Leon Williams’ın varlığında bugünkünden fazla süre alması pek mümkün değil ama önümüzdeki yıllarda süreleri arttıkça daha büyük rollere soyunacağı ve daha fazlasını göstereceği aşikar. Furkan halihazırda da rotasyonda istikrarlı olarak aldığı sürelerde 1.8 sayı ve 2.4 ribaundluk bir katkı sunmakta.
Aslında bu listenin konsepti dahilinde sezon başından bu yana takımları içerisindeki rollerini bir istikrara kavuşturmayı başarabilmiş isimleri inceleme altına aldık. Hatta bu yüzden sezon boyunca özellikle Darüşşafaka Cooper Tires forması giyerken önemli performanslar sergilemiş Bora Hun Paçun’u es geçmek durumunda kaldık. Bilindiği gibi genç oyuncu sezon sonuna kadar Makedonya’nın Rabotnicki takımının formasını terletecek. Fakat bir isim var ki, yaşadığı şanssızlıklar sonrası kriterlerimize tam olarak uygun bir sezon geçirmemiş olsa da onu görmezden gelemedik…
Bonus Track: Enes KANTER (1992)
Şu anda Avrupalı otoriteler tarafından Türk basketbolunun geleceği olarak lanse edilen bir isim Enes Kanter. Aslında ismini bir süredir duyuyorduk, ancak bu yaz altyapı turnuvalarında gösterdiği performanslarla Enes’i uluslararası kaynaklardan da dinlemeye başladık. Önce 18 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda kendisinden yaşça büyük oyuncular karşısında, yaş faktörünün en önemli olduğu pozisyonda oynamasına rağmen olağanüstü rakamlara imza attı (19.1 sayı, 14.6 ribaund), sonra da kendi yaşıtları karşısında mahalledeki çocuklarla tek pota yapan üniversiteli bir ağabey gibi oynadı: 22.9 sayı, 16.5 ribaund, 1.5 blok. Enes, kuşkusuz çok özel bir oyuncu. Her şeyden önce tam bir ribaund spesiyalisti, ancak sahada her alanda katkı yapmaktan da geri kalmıyor. Orta mesafesi şu anda bile öldürücü, pivot hareketlerine çok hakim. Fiziksel gelişimi ise halen devam ediyor. Şu anda 2.06 olarak belirtilen boyunda da belli bir uzama gerçekleştiği takdirde, Avrupa basketbolunun en dominant uzunlarından birinin doğuşuna tanıklık etmiş olabiliriz.
1992 Zürih doğumlu Enes’in potansiyelinden Fenerbahçe Ülker coachu Bogdan Tanjevic de haberdardı tabii ki. Sezon başında 1992 doğumlu bir oyuncuya takım kadrosunda yer vermekten çekinmeyen Tanjevic, genç oyuncusuna gerek ligde, gerekse de Euroleague mücadelesinde önemli süreler verdi. Alba Berlin önünde 10 dakikaya 5 sayı, 3 ribaund ve 1 top çalma sığdıran Enes, DKV Joventut deplasmanında da tam 16 dakika sahada kaldı. Ligde de 5 maçta forma şansı bulan ve Kepez Belediyesi karşısında 8 sayı ve 12 ribaunda imza atan genç yıldız, tüm takımın güvenini kazandığı bir dönemde yaşadığı talihsiz sakatlık sonrası uzun bir süredir Fenerbahçe Ülker formasından uzak.
Cem Pekdoğru, 2009
http://www.tbl.org.tr/beko/arastirma.asp?mid=5419
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder