Ağustos 28, 2010

Darjus Lavrinovic #7 - Fenerbahçe Ülker, Pivot


Neven Spahija ve Aydın Örs isimleriyle yeni bir yapılanmaya girişen Fenerbahçe Ülker, NBA yolundaki iki genç oyuncusunun takımdan ayrılmasını Kaya Peker ve Darjus Lavrinovic transferleriyle avantaja çevirmiş oldu. Lavrinovic ikizlerini Türkiye’deki basketbolseverler yeterince iyi tanıyor esasında. Türk milli takımının başına her zaman bela olmuş şutör uzun profilinin iki önemli temsilcisi olan ikizlerden Darjus’u seneye daha yakından takip etme fırsatımız olacak.

Kulüp kariyerini hiçbir zaman milli takım kariyerinin üzerine çıkaramamış sporcular vardır, Lavrinovic de bunlardan biri aslında. Bunun temel sebebiyse kendi tercihleri daha çok. Euroleague seviyesinde birçok takımdan teklif almasına rağmen, basketbolunun tepe noktasında olduğu yılları ekonomik olarak daha iyi bir ortam sunan Rus takımlarıyla Eurocup’ta geçiren Lavrinovic geçen sene yeniden en üst seviyeye kapak attı. (1) Sezona Ettore Messina ve büyük hedefleriyle giriş yapan Real Madrid’in ilk beşinde kendine yer bulan Lavrinovic, Khimki deplasmanında 32 sayı, 11 ribaundluk bir başlangıç yapıp bu arenayı özlemiş olduğunu hissettirdi. Fakat sezon ilerledikçe boyalı alandaki etkinliğini kaybeden Lavrinovic, genç Ante Tomic’in takıma katılmasının ardından eskisi gibi süre bulamamaya başladı. (2) Ligin de hüsranla noktalanması sonrasında Real Madrid’den istediği teklifi alamayınca da sarı-lacivertli ekiple anlaştı.

Dış şut merkezli bir oyun karakteri olan ikiz kardeşi Ksistof’a oranla pota altını daha sık kullanan Darjus, üst düzey bir ribaundcu sayılmaz. Fakat Fenerbahçe Ülker’in zengin uzun rotasyonunda bu zayıflık telafi edilebilir. Yüzü dönük oyununun yanında, son yıllarda geliştirdiği sırtı dönük oyunuyla Lavrinovic’in çok nadide bir hücum silahı olduğu kesin. Oyunun diğer yanında ise özellikle yardım savunmasıyla dikkat çeken Lavrinovic’in rakamlarına baktığınızda, 1 blok ortalamasının altına düştüğünü pek göremiyorsunuz. (3) Son şampiyonun Marko Tomas’tan sonra, ikinci yabancı transferiyle de tam isabet yaptığını söylersek pek yanlış olmaz sanırım.

(1) Zalgiris’te patlama yaptıktan sonra üç sezon boyunca Unics Kazan ve Dinamo Moskova ile Rusya’da oynadı.

(2) Euroleague çeyrek final serisinde Barcelona’ya karşı maç başına sadece 13 dakika süre bulabildi ve 4.5 sayı ortalamasıyla etki göstermekten uzaktı. Sezon genelinde ise, 20 dakikada 11.1 sayı ve 4.5 ribaund ortalamaları tutturdu.

(3) Spora voleybol, yüzme ve karateyle başlayan atletik oyuncunun, 2005-06 sezonunda 2.1 blok ile Euroleague’de blok krallığına ulaşması sürpriz değil.

Cem Pekdoğru, 2010
NBA Türkiye Ağustos 2010 sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder