
Thomas Hobbes’un başyapıtı “Leviathan”ın en can alıcı cümlelerinden biridir: “İnsanoğlu sürekli bir savaş hali içerisindedir ve bu savaş, herkesin herkese karşı savaşıdır.” Belki Hobbes’un sivil toplum ile ilgili kuramları herkese hitap etmiyor ama Luol Deng’in son iki yılı, ona bu cümlenin doğruluğunu sorgulatabilecek kadar zorlu bir sınavdan ibaretti.
6 yıllığına 71 milyon dolar kazanacağı bir kontrata imza attığı 2008 yazını takip eden sezonda Deng, belirgin bir form düşüklüğü yaşamış ve dizinden geçirdiği ciddi sakatlığın sonucunda da sezona erken nokta koymuştu. (1) O yaz boyunca Sudan asıllı forvetin kasasına giren milyonlar, kimsenin dilinden düşmedi. 2009-10 sezonu da beklentiler ölçüsünde bir öncekinden pek farklı sayılmazdı. Sakatlık nedeniyle hazırlık kampının neredeyse tamamını kaçırdığı bir sezon, ligin taktik dehasıyla ünlü olmayan koçlarından birinin elinde çöpe gidiyordu. Ancak hayatının hiçbir anında “intikam” duygusuna sırtını dayamayan bu Sudan yerlisi, naif bir şekilde yeniden zamanının gelmesini bekledi. Eleştirenlerin onu -birçok oyuncuda görüldüğü gibi- kendileriyle birlikte aşağı çekmelerine izin vermedi. Tom Thibodeau ile Chicago basketbolunun yeniden tanımlandığı bu sezon, o doğru zaman olacak gibi gözüküyor.
Aslında Chicago’nun geçen sezonki oyun planında, bütün yetenekleri göz ardı edilen ve sıradan bir oyuncu muamelesi gören Deng’i birkaç kez izlemişseniz, yeni sezonun üçüncü maçındaki 40 sayı (14/19 şut isabet oranı) ve 11 ribaundluk patlaması sizin için çok büyük sürpriz olmamıştır. Deng elbette ki o günden beri böyle oynamaya devam etmiyor, fakat Thibs’in takımında şutunu bulamadığı maçlarda da oyunun başka alanlarında yarar sağlayabileceğinin farkında ve parkede bunun güvenini yaşıyor.
Deng’in geçtiğimiz yaz yaptıklarına üstünkörü bir bakış atalım: Avrupa Şampiyonası elemelerinde ülkesi Büyük Britanya adına oynadı. (2) Birer haftasını Sudan ve Kenya’daki mülteci kamplarında geçirdi. Fakat tüm bu yoğunluğun içinde, bu sezon her zamankinden güçlü bir dönüş gerçekleştirme hedefi için çalışmaktan geri durmadı. Çaylak sezonunda yalnızca %26.5 ile attığı 117 üçlüğü bir kenara koyarsak, Deng kariyeri boyunca hiçbir sezonda çizgi gerisinden çembere 100 kere bakmamıştı. (Hayır söz sanatı yapmıyorum, gerçekten kafasını kaldırıp bakmamıştı.) Bu sezon ilk 12 maç itibarıyla 50 üçlük denemesinde bulundu bile.
Deng insanların su kalıntısı bulduğunda Tanrı’ya şükrettiği bir kültürden çıktı ve hiçbir zaman onlarca kimyasal arıtma sürecinden geçen içme suyunu hizmetkarından isteyecek kibirli bir yıldız olmayacak. O da Sudan’daki kökleri gibi, yeteneği için her gün Tanrı’ya şükretmeye devam edecek ve bu yeteneğini israf etmemek için her şeyi yapacak.
(1) 2008-09 sezonunda yalnızca 14.1 sayı, 6 ribaund ve 1.9 asist ortalamalarıyla oynamış ve adeta “hedef adam” haline gelmişti.
(2) Çocukluğunda ailesi Sudan’da süregelen iç savaş nedeniyle, meclis üyesi babası tarafından Mısır’a taşındı. Buradan da Güney Londra’ya göç ettiler ve Deng’in 2012 Londra Olimpiyatları elçiliğine kadar giden yolu başlamış oldu.
Cem Pekdoğru, 2010
NBA Türkiye Aralık 2010 sayısında yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder