
Geride bıraktığımız 1 Kasım bazılarımız için önemli bir gündü. SSK primlerini yatırmak için son gün falan da olabilir ama bizim ilgilendiğimiz önemi, 2007 draftinin ilk tur seçimleriyle kontrat uzatma (“contract extension”) opsiyonlarının kullanılması için son günü işaret etmesinden geliyordu. (1) Gündemi meşgul ettiği dönemde güçlü bir draft sınıfı addedilen 2007 girişlilerin sadece 5 tanesinin ‘extension’ alabilmesi, dolayısıyla kötü bir rekoru 2006 girişlilerden devralması gerçekten de o günkü yankıların haksız olduğunun bir göstergesi mi? Yoksa önümüzdeki tabloyu bize sunan günün koşulları ve bazı öngörülemeyecek istisnalar mıydı? Gelin, bu gençlerin üç senelik yolculuklarına bir bakış atalım ve işlerin nerede raydan çıktığını görmeye çalışalım.
Ama önce iyi örnekler... Potansiyel bir Şöhretler Müzesi adayının (Durant) hak ettiği parayı sessiz sedasız aldığı bu yazda, All-Star seviyesine ulaşmış -ya da oraları zorlamakta olan- iki oyuncu (Horford ve Noah) ve lotarya dışından da bir görev adamı (Dudley) şu an ellerindeki parayı nereye yatıracaklarını düşünmekte. Fakat 31 Ekim gecesi, ajanslara düştüğü anda görenleri sandalyeden düşüren kontratın sahibine de değineceğiz.
TAKDİRNAME
#2 Kevin DURANT
Söylenecek çok fazla şey yok. Zaten Durant de böyle düşünüyor olacak ki, LeBron James’in kötü bir Brezilya dizisi gibi gösterdiği imza sürecinin aksine ligin en yeni süperyıldızı, yeni kontratının haberini bir Twitter iletisiyle duyurmayı seçti. Belki ilk bakışta çok fazla üzerinde durulmaması gereken bir şey gibi gözüküyor, belki gerçekten de abartıyoruz. Fakat Durant’in geride kalan üç senede sahaya koyduğu ve bugün aldığı maksimum kontratı tartışılmaz kılan oyunu dışında, kazandığı “annelerin damat adayı” statüsü de konuşmaya değer. Böyle spor kahramanlarını özlemiştik...
#9 Joakim NOAH
Noah ile masaya otururken Chicago’nun da kafasında fazla bir soru işareti olduğunu sanmıyorum, belki olağanın biraz üstü sıklıkta seyreden sakatlık geçmişi. Ancak eğer işler olabilecek en kötü şekilde gider de kariyer bitiren bir sakatlık geçirirse dahi, Chicago’da hiç kimsenin böyle rekabetçi ve sahaya 110% efor koyan bir oyuncuya yapılan yatırımı hata olarak göreceğini sanmıyorum. Kendisine 5 yıl için yaklaşık 60 milyon vadeden bir kontrata imza attı Noah ve herkes bu parayı hak etmek için her şeyi yapacağından emin. Bu sene takımda işlerin yolunda gitmesi halinde Noah’nın muhtemelen artacak piyasasını da hesaba katarsak, Bulls yönetim ofisinin bu işi seneye bırakmadan halletmesi çok olumlu bir hamle.
#3 Al HORFORD
Bu sınıfta en üstteki arkadaşla birlikte All-Star onuruna ulaşmış iki oyuncudan biri olsa da, Horford’ın yeni kontratı biraz gecikmeli geldi. Genel menajer Rick Sund ve Horford’ın yeni menajeri Arn Tellem’ın son geceye kadar süren görüşmeleri sırasında basına yansıyan, uzatma olasılığının 50-50 olduğuydu. Bu yaz LeBron James, Dwight Howard ve Kevin Durant gibilerinin menajeri Aaron Goodwin’le yollarını sansasyonel şekilde ayıran Horford, yeni menajeriyle masaya maksimum kontrat için oturmuştu. Fakat yazın aynı masadan, bir diğer müşterisi Joe Johnson için “hayli yüklü” bir çekle kalkan Tellem’a ikinci maksimum şansı tanınmadı. Yine de bu 5 yıl 60 milyonluk kontratın bordroya eklenmesi, Atlanta gibi bir küçük pazar takımının geleceği için yeteri kadar soru işareti sunuyor. Muhtemelen Sund da geçen yazı düşünüp “O son tomarı saymayacaktık” diye efkarlanıyordur sık sık. Ligin ilk haftalarında olası bir Josh Smith takası için senaryolar üretilmeye başlanmıştı bile.
#4 Mike CONLEY
5 yıl için 40 milyon Amerikan doları alacak. Hem de bir play-off takımında bile oynamazken ve bahse konu takımın sahibi bu yaza kadar eli sıkı biri olarak bilinen Michael Heisley iken. Üç yıllık kariyerinde şampiyonluğa oynayan bir takımın ilk beş oyun kurucusu olma konusunda en ufak bir ışık bile vermemişti Conley. Üstüne üstlük Rudy Gay, O.J. Mayo, Zach Randolph ve Marc Gasol gibi her biri üst düzey birer skorer olan bir oyuncu grubuyla oynadığı 2009-10 sezonunu dahi, ortalama 32 dakikalık oynama süresine yalnızca 5.3 asist sığdırarak geçiren bir guard olarak belki de kısa kariyerinin dip noktasını yaşamaktaydı. Fakat ilk üç maçtaki vasat üstü oyunu Chris Wallace’ı ikna etmeye yetmiş anlaşılan. İkna eşiğinin öyle çok yukarıda olmadığı da Pau Gasol takasından sonra büyük bir sır değil.
Küçük Gasol kontratının son senesine girmişken, masaya oturmak için doğru ismin Conley olmadığı bir gerçek. Memphis taraftarları için tatsız bir gerçek de. Ve sanırım Wallace dışında herkes, bu kontrat imzalanmasaydı yeni CBA’in yürürlüğe gireceği 2011 yazında Conley’ye böylesine para dökecek herhangi bir takım olmadığının farkında. (2) 2015-16 sezonunda Conley’ye 9.3 milyon ödemekle yükümlü olacak genel menajere şimdiden bol şanslar...
TEŞEKKÜRNAME
#5 Jeff GREEN
Ray Allen’ı elden çıkarma kararı ve akabinde seçilen Durant-Green ikilisiyle, organizasyon için dönüm noktalarından biriydi 28 Haziran 2007 gecesi. İlk senesinde -satış süreci sebebiyle- doğal olarak Seattle halkı tarafından pek sahiplenilmeyen takımda yaptıklarıyla heyecan veriyorlardı. Bir Jordan-Pippen kombinasyonu oluşmamıştı elbette, ama bu yönde en güçlü parıltıya sahip ikili de buydu. Fakat bir sonraki haziran geldiğinde seçilen Russell Westbrook da en az bu ikili kadar yetenekli bir çocuğa benziyordu. Westbrook kariyerine yaptığı yakışıklı başlangıçla birisinin üzülmesine yol açacak gibi, zaten ilişkilerdeki “üçüncü” kavramının işleyişi de budur...
Pota altında hala büyük bir yetenek barındırmayan ve lüks vergisi ödemek için çok hevesli olmayan bu küçük pazar takımının, Green’in sözleşmesini uzatması fazla cömert bir hareket olurdu. Gelecek yaz ise Sam Presti için önemli bir karar aşaması olacak. Kadroda bir “yapıştırıcı” olarak büyük fayda sağlasa da, Green’in gidişini kaldırabileceğini düşünüyorum bu takımın. “Uncle Jeff” gibi tavanı belli bir oyuncuyu hak ettiğinden fazla parayla ihya etmek için sırada bekleyecek bir dolu genel menajer tanıyorum.
#1 Greg ODEN
NBA’e yeni ‘salary cap’ şartlarının getirildiği günden bu yana, uzatma opsiyonu takımı tarafından kullanılmayan 1. sıra seçimlerinin listesi çok uzun değildi. Hatta hemencecik yazabiliriz bu listeyi: Kwame Brown. Evet, Kwame’nin olduğu bir listeye ikinci sıradan giriş yapmak genelde iyi bir şey değildir. Fakat Oden için durumun göründüğü kadar vahim olduğundan emin değildim. Portland Oden’a halen güveniyor gibiydi ve o günün şartlarında Oden’ı seçmenin daha doğru olduğuna taraftar tabanını da ikna etmişlerdi. Buna rağmen söz konusu güveni, kendisine yeni bir kontrat uzatacak kadar aşırılaştırmamışlardı ve bu da anlaşılabilirdi.
Fakat 17 Kasım gecesi alınan haber herkesin kanını donduracak nitelikteydi. Geçen sene diz kapağından geçirdiği sakatlığın etkisiyle sezona henüz başlayamamış Oden’ın sol dizinde, bu sakatlıktan bağımsız bir kırığa rastlandı. Artık Oden her iki dizinden yaşadığı ciddi sakatlıkları atlatıp, sahaya dönebilen oyuncular listesine de giriş yapmak zorunda. Yakın geçmişte bunun tek örneği Kenyon Martin’di ve mikrokırık sakatlıkları onun performansını oldukça sınırlamış durumda. Oden her şeye rağmen üç sezondaki 82 maçında iş görecek bir uzunun ışıklarını vermişti zaman zaman. Tüm bunlardan sonra yazın onu 1. sıradan seçen takımdan teklif alıp almayacağı dahi merak konusu.
#12 Thaddeus YOUNG
Teşekkürname kategorisine aldığım oyuncular uzatma opsiyonları kullanılmamasına rağmen, bu seneki oyunlarıyla gelecek yaz saygın kontratlar elde edebileceğini düşündüklerimdi. (Bu sınıflandırmayı Oden’ın son sakatlık haberini almadan önce yaptım.) Bu çerçeveden bakılırsa Young biraz riskli bir seçim gibi gözükebilir. Zaten bu ödülü hemen gelecek sene almak zorunda da değil, ben özet olarak kariyer gelişiminin onu alt kategori için fazla değerli kılacağına inanmaktayım.
Georgia Tech çıkışlı oyuncunun, şimdiye dek performansıyla bir başarı hikayesi yazmadığı ortada. İnişleri gibi çıkışları da oldu, fakat bu üç yılı Philadelphia’da geçirdiğini de hesaba katmalı. Son dönemde bu şehre gidip gelen hiçbir oyuncunun “istikrar” kelimesiyle yakın bir ilişki sağlayamadığını, değişen koçların değişen rollere sebebiyet verdiğini görmezden gelemeyiz. Ve başarı için doğru formülü ararken yaşanan tüm bu sürecin en sancılı yansımasının da, Thad gibi “pozisyonlar arasına sıkışmış” bir oyuncunun üzerinde olduğunu...
GEÇER
#14 Al THORNTON
Clippers kariyeri boyunca maç başına 10 top kullanıp 4-5 isabet bulan, dolayısıyla “etkili bir skorer” olarak etiketlenebilecek bir oyuncuydu. Fakat oyunun diğer yanlarına katkısı o kadar kısıtlıydı ki, bu zayıflık hedefsiz Clippers’da bile göze batar hale geldi ve Thornton’ı geçen sezonun sonunda Washington’da yeni bir başlangıca sürükledi. Sezonun ilk haftalarına baktığımızda Thornton hala skora belli bir patern üzerinden gidebiliyor, dış şutu güven telkin etmiyor fakat ribaund ve top çalma hanelerini doldurmaya başlaması bazı şeyleri gördüğü anlamına gelebilir. Portföyüne ekleyecek birkaç numarası daha varsa, John Wall çevresinde kurulacak yeni takımda uzun vadede de bir rolü olabilir.
#6 Yi JIANLIAN
Yi NBA’deki dördüncü sezonuna üçüncü farklı takımda başladı ve hala kendisini kabul ettirebilmiş değil. Ülkemizdeki Dünya Basketbol Şampiyonası’nda önemli eksiklerinden olan sertliği oyun karakterine eklemiş gibiydi. Fakat geçen sezon takımdaki krizi kara dönüştüren Andray Blatche ya da takımın gelecek planlarında önemli bir yer işgal eden JaVale McGee’den süre çalmak istiyorsa, bu gelişimi sahaya da bir an önce yansıtmalı. Zor bir görev, ben olsam başkentte ev tutmak yerine güzel bir süit ayarlardım. Yi yavrum yi!
#10 Spencer HAWES
Açıkçası Hawes hakkında lige ilk adım attığında da beklentilerimi oldukça aşağıda tutuyordum. Klasik beyaz uzun zaaflarının bir bölümünü o da taşıyordu ama asıl şüphem fiziğini güçlendirse bile savunmada sağlam bir duruş göstermesi için gereken mental gücü bulup bulamayacağı konusundaydı. Rick Adelman’ın attığı tohumların da etkisiyle, pasa dayalı uzunların kabul gördüğü Sacramento’da kendisine iyi bir adres bulmuş gibiydi. Ancak ortaya fena rakamlar koymasa da hiçbir zaman istikrarı bulamadı. İyi bir yardım savunmacısı olmasını bir kenara koyarsak, rakip uzunlar Hawes orada hiç yokmuş gibi davranabiliyor hala. Ve ne olursa olsun ilk beş pivotunuzun serbest atış çizgisini sezon boyunca sadece 100 kere ziyaret etmesini istemezsiniz.
#7 Corey BREWER
Bu ligde başarılı olmak için çift katlı integral çözebiliyor olmak bir ön şart değil. Tabii Jeremy Lin gibi Harvard’da ekonomi bitirdiyseniz ya da Danny Granger gibi SAT sınavından 1510 çakıp inşaat mühendisliği okuduysanız bir fiyakanız olur. Ama dediğim gibi sahaya iyi bir şey koyabiliyorsanız, bunların eksikliği kesinlikle görmezden gelinebilir. Yeter ki tercihlerinizde Brewer kadar ölçüyü kaçırmayın ve arada bir zeka hüzmelerinizi etraftakilerle paylaşmaktan çekinmeyin. Amacım hiçbir oyuncuya hakaret etmek değil, ancak bundan üç sene önce o efsane Florida takımında en büyük yıldız potansiyelini Brewer’ın gösterdiğini söyleseydiniz sizi suçlayamazdım. Bugünse o takımın diğer iki parçası Noah ve Horford’ı izlerken bunu düşünmek bile bazı ülkelerde hapsi boylamanıza yol açabilir. Geçen sene ‘Sota sirkinde rakamlarında iyi bir gelişim yakaladı, ancak o rakamların hakkını veren bir oyun sergilediği tartışmaya gayet açık.
“AŞAĞI MAHALLEDE SİZİNKİ GİBİ ÇOCUKLAR İÇİN YENİ BİR OKUL AÇILMIŞ”
#8 Brandan WRIGHT
Kevin Garnett, Kobe Bryant ve Amare Stoudemire gibi oyuncuların seçildiği yıllarda, “daha garanti” seçimler yapmayı tercih eden ve sırasıyla Joe Smith, Todd Fuller ve Mike Dunleavy Jr.’ı seçen Golden State bu acı tecrübelerden sonra stil değiştirip potansiyeli ön plana koymaya başladı. Bunun meyveleri ise lotaryadan seçilen Patrick O’Bryant, Ike Diogu, Anthony Randolph ve adamımız Wright gibi isimler oldu. Bunlar içinden sadece Randolph’ün 30 yaşında hala basketboldan para kazanıyor olacağına dair bahse girebilirim. Golden State’in draft laneti için bir istisna olacağa benzemiyor ne yazık ki Jason Richardson karşılığında Charlotte’a seçtirilen bu çocuk da. Yanlış zaman, yanlış insan, kış güneşi...
#13 Julian WRIGHT
Ben 13. sıradan Wright’ı seçmekle iyi iş yaptığını düşünmüştüm New Orleans’ın. Aşağıda kalanlardan da o gün için çok fazla heyecan duyduğum isim yoktu. Orta mesafe şutunda bir istikrar sağlayabilirse heyecan verici bir oyuncuya evrilebilirdi, sabır gerekiyordu. Ama sadece yeni bir murdar edilmiş yetenek parçası olarak kayıtlara geçti eski Kansas topçusu. Bugünlerde Jay Triano’nun ‘bench’inde yaşamını idame ettirmeye çalışıyor.
#11 Acie LAW IV
Hemen yukarıdaki Warriors ve Hornets kararları da bugün bakınca çok absürd duruyor olabilir ama arkasındaki düşünüşü takip etmek çok zor değil. Amerikalılar’ın “high risk-high reward” düsturundan güç alan seçimler. Sadece öngörüldüğü ölçüde birer ödül olamamışlar geçen zaman içerisinde. Fakat sadece o günün pohpohlamalarına binaen, Law gibi yeteneklerinin NBA’de bir karşılık bulamayacağı aşikar bir oyuncunun üzerine atlamak? Law yakın zamanda bir kampüs kahramanı olduğu Texas A&M’de asistan koç olarak işe başlar. Ama Atlanta bu kötü seçimin bedelini Mike Bibby ile Jeff Teague arasında tercih yapmak zorunda kaldığı bu günlerde ödüyor.
ÖZEL BAŞARI BURSU
Bu sınıfta lotarya dışında kalıp da özel başarı bursuyla onurlandırılmaya en yakın oyuncular Aaron Brooks ve Rodney Stuckey gibi gözüküyordu. Ancak geçen sezon hak ettiği bir En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu ödülü kazanan Brooks, genel menajer Daryl Morey’nin bu alandaki katı prensiplerine takıldı. Takım ‘contender’ seviyesine çıkmadığı sürece bağlayıcı kontratlar verip kulübün geleceğini ipotek altına almak Morey’ye göre değil ve bu yaklaşımını zaten geçen sezon Luis Scola’ya da aynı muameleyi göstererek dışa vurmuştu. Brooks da iyi bir sezon geçirdiği takdirde, tıpkı Scola gibi emeğinin karşılığını çok geçmeden alacağına inanıyor olsa gerek.
Fakat takımın yeniden yapılanma sürecinin baş aktörü olarak belirlediği ve kulislerde onun gelişimi uğruna Chauncey Billups’tan vazgeçildiği konuşulan Stuckey için uzatma opsiyonunun kullanılmaması bir şok etkisi yaratmışa benziyor. Lige 0-5 ile girildikten sonra, koçu John Kuester’ın direktiflerine kulak asmayarak oyuna girmeyi reddeden Stuckey yeni bir kriz yarattı ve takımdaki hastalık yayan havaya yeni bir boyut ekledi. Oyun kurucu pozisyonunda ancak çok özel takımlarda fayda sağlayabileceğini düşündüğüm Stuckey için aceleci bir karar vermemek ve sezon sonunu beklemek Joe Dumars’ın son yıllardaki en iyi hareketi olabilir.
#22 Jared DUDLEY
Özel başarı bursuna hak kazanan oyuncu ise yukarıdakilerden biri değil Dudley oldu. Son dönemde “takım kimyası” denince akla gelmesi gereken ilk isimlerden olan Dudley, saha içinde ve saha dışında Alvin Gentry’nin yeni takımının en önemli birleştirici unsurlarından. Charlotte’ta tutunamadıktan sonra Phoenix’te önceleri kenardan gelecek yeni bir dış şut kaynağı olarak görülüyordu sadece. Bugünse o işlevi hakkıyla yerine getirmesinin yanında, savunmaya da büyük bir sertlik sağlıyor. Bugün ‘bench’ katkısı söz konusu olduğunda akla gelen ilk takım Phoenix oluyorsa, ilk kıvılcımın Dudley’den geldiğini hatırlamalı.
(1) Lige 2007 yılında adım atan oyuncular acı tatlı üç yılı geride bıraktılar ve aralarında ilk turdan gidenlerinin bu yaz takımlarından kontratları bitmeden bir uzatma alma şansı vardı. Gelecek sene de aynı fırsata sahipler ama takımlarıyla görüşmeden önce RFA (sınırlı serbest oyuncu) statüsü kazanacaklar ve diğer takımların da, teklifleriyle bu oyuncuların kapılarını aşındırması söz konusu. Yine de oyuncuların asli takımları bu teklifleri karşılama hakkına sahip olacak.
(2) Bugünkü lokavt tartışmalarının da büyük ölçüde kaynağı olan bir ekonomik darboğaz var NBA’de. Kimilerine göre bu sadece “sözde” bir darboğaz ve durum o kadar da kötü değil. Ancak gelecek sene ligin oynanması dahi tehlikede iken, oyuncuların yeni CBA (toplu iş sözleşmesi) sırasında yıllık gelirlerinde belli tavizler vermesi bekleniyor. Bu belirsizlik de takımların önlerini tam olarak göremeden, kendilerini bağlayıcı kontratlar altına sokma isteğini hayli düşüren bir gelişme.
Cem Pekdoğru, 2011
NBA Türkiye Ocak 2011 sayısında yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder